15 Haziran 2011 Çarşamba

Küçük Sırlar Ayşegül'ü ve Çetin'inin Aşkı İçin Yapılan Eylem...

Mail eylemini hazırlayan Şebnem Tufan...
Kesinlikle harika olmuş
Katılanlar arasındayım :)
Okumadan geçmeyin yazıda ayrı bir harika.
Ellerine emeğine sağlık Şebnem Tufan
Öpüldün :)







Gönderilen Adresler:

info@tims.tv,timur@tims.com.tr,aeyuboglu@milliyet.com.tr, izleyicitemsilcisi@kanald.com.tr,
izleyicitemsilcisi@startv.com.tr, uyanturkiye@startv.com.tr, rtukistanbul@rtuk.org.tr,
skologlu@gmail.com, sina.kologlu@milliyet.com.tr, skologlu@milliyet.com.tr,
bizeyazin@startv.com.tr, mtelevizyon@milliyet.com.tr


KÜÇÜK SIRLAR BİTMESİN VE AYÇET EFSANE YAZMAYA DEVAM ETSİN MAIL EYLEMİ...

HEPİNİZE İYİ GÜNLER

Herhalde bugüne kadar Küçük Sırlar dışında hiçbir dizi için; bu kadar sistematik ve de kapsamlı bir şekilde, belli zaman aralıklarıyla ve farklı farklı gruplar tarafından “mail eylemi” yapılmamıştır. Küçük Sırlar dizisi bir bitecek dendi, bir bitmeyecek dendi, bir final dendi bir sezon finali dendi. Artık günlük hava tahminlerinden bile daha çabuk değişen haberleri orada burada okumaktan hepimize fenalık geldi. Net ve kesin bir bilgiye ihtiyacımız var. Küçük Sırlar bitiyor mu, bitmiyor mu? Çünkü eğer biteceği açıklanacaksa; bizim buna ciddi anlamda itiraz edeceğimizi ve böyle bir şeyin gerçekleşmemesi için elimizden geleni yapacağımızı söylemek istiyoruz. Sizlere Küçük Sırlar Dizisi ve Ayşegül&Çetin karakterleri ile ilgili olarak söyleyecek çok fazla sözümüz var ve bunun için de bu mail eylemini gerçekleştiren bizler birbirimizi hiç görmediğimiz halde; bu dizi konusunda ortak duygu ve düşünceleri paylaşmamız sebebiyle bir araya geldik. Çok önemli bir sosyal paylaşım sitesi olan Facebook bizleri bir araya getirdi.
Bu maili sizlere sadece İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerden değil, Türkiye’nin pek çok şehrinden gönderdiğimiz gibi; aynı zamanda Azerbaycan, Bosna, Almanya, Fransa ve Hollanda gibi pek çok farklı ülkede yaşayan Küçük Sırlar izleyicileri olarak da gönderiyoruz. İki kişinin karşılıklı olarak anlaşması bile yeteri kadar zorken; biz böylesi bir zorluğa koca bir kalabalık olarak imza atarak; zaten en baştan bu diziye ne kadar saygı duyduğumuzu, önem verdiğimizi, sahip çıktığımızı ve özen gösterdiğimizi ispat etmiş oluyoruz. O nedenle sizlerden de bizim bu özenimize; aynı özenle karşılık vermenizi ve saygı göstermenizi bekliyoruz.
Öncelikle dizinin son haftalarda beklenen reytingi alamaması ve bu nedenle de Ağustos ayında final yapacak olması konusu gündeme geldi. Reyting alamıyor olmasının muhtelif sebepleri olabilir. Ama bu dizinin izlenmediği konusuna kesinlikle katılmıyoruz. Emin olun Küçük Sırlar Dizisi sadece Türkiye’de değil, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türk izleyiciler tarafından da büyük bir ilgi ve merakla izlenmektedir. Reyting ölçüm cihazlarının sayısının kaç tane olduğunu bilmiyoruz; ama bu dizinin sadece Küçük Sırlar’ın Facebook’daki resmi sitesinde (Küçük Sırlar TIMS Productions Resmi Sayfası) bulunan üye sayısı an itibari ile 499,184’tür. Sizler de aşağıda verdiğimiz linki tıklayarak bunu somut olarak görebilirsiniz (http://www.facebook.com/home.php?#!/timskucuksirlar). Buradaki üye sayısı ve sayfanın üyeler tarafından ne kadar aktif bir şekilde kullanıldığı gerçeği; Küçük Sırların 2 bin küsur reyting ölçüm cihazının çok ötesinde bir izleyici kitlesini peşinden sürüklediğini çok rahatlıkla göstermektedir.
Sadece bu da değil en fazla reytingi alan dizilerin resmi ya da gayri resmi hayran sayfalarında bile bu kadar çok üye ve bu üyelerin binlerce yorumu kesinlikle bulunmamaktadır. Bu dizi izlenmiyor olsa; binlerce hayran sayfaları olmazdı. Bu dizi izlenmiyor olsa; dizideki karakterler tek bir sezonda bu kadar çabuk fenomen haline gelmezdi. Ayşegül, Çetin, Arzu, Ali, Su, Demir karakterleri ile ilgili pek çok hayran sayfası bulunduğu gibi; “Ayşegül’den Kapak Laflar”, “Psikopat Arzu’nun Esprileri”, “Kırmızı En Çok Ayşegül’e Yakışır”, “Küçük Sırlar Replikleri”, “Küçük Sırlar Hayran Senaryoları”, vb. alt kategorilerde binlerce sayfa da bulunmaktadır. Giydikleri kıyafetlerden, sürdükleri kırmızı ruja kadar; yaptıkları esprilerden, yaşadıkları aşklara kadar herkesin dilinde bir dizi olan Küçük Sırlar’ın ciddi bir kitle tarafından izlenmediğini hiç kimse iddia edemez. Reyting ölçüm cihazları bile!
Üstelik de dizinin senaryosundaki aksaklıklar ciddi anlamda düzelmişken, 34. Bölümden itibaren senaryosu ile diziyi izlemekten vazgeçenleri bile yeniden kendisine bağlamayı başarmışken, karakterlerin alt metinleri çok daha anlamlı ve derin bir hale getirilmişken, bölümler arasındaki kopukluklar çok daha seyrek bir hale gelmişken; bu diziyi şimdi bitirmek, karakterleri bu kadar erken gömmek hepimize, hatta bu karakterleri başarıyla canlandıran oyunculara bile çok büyük bir haksızlık değil mi?
Normalde birçok dizi; devam ettikçe konu sıkıntısı ya da benzeri sebeplerden dolayı bozulur ve izlemeyi çok zor ve sıkıcı bir hale getirir. Fakat bizim ortak kanımız şudur ki; Küçük Sırlar dizisi gün geçtikçe güzelleşiyor ve izlemesi çok daha anlamlı bir dizi haline geliyor. Aksi halde bu kadar insan bu mail eylemi için bu kadar sistemli, düzenli, istikrarlı ve kararlı bir şekilde asla bir araya gelemezdi.
FRAGMAN SORUNU
Yalnız ortada şöyle bir problem var. Sanki TIMS bu dizi bitsin istiyormuş gibi davranıyor. Bu şekilde düşünmemize neden olan en önemli sebep ise dizinin fragmanları. Aynı yapım şirketinin diğer dizilerinde (örneğin Muhteşem Yüzyıl’da) izlediğimiz, olağanüstü bir özenle hazırlanmış, heyecan verici ve bölümün en can alıcı sahneleri ile dolu fragmanları gördüğümüzde; neden bizim dizimizin yeni bölümlerini izlerken; ağzımızı açık bırakan güzellikte ve heyecanda olan sahnelerin hiçbirinin fragmanlara koyulmadığını, neden bölümler bu kadar güzelleşirken, fragmanların bu kadar kötüleştiğini anlamakta zorluk çekiyoruz. Küçük Sırlar’ın fragmanları; son derece özensiz, anlamsız, sıkıcı, kötü, ne olduğu bile belli olmayan sahnelerle dolu. Fakat bölümlerin kendisini izlediğimizde; harika sahneler karşısında eriyip biterken, bir yandan da yapılan bu özensizliğe ve ayıba karşı büyük bir kızgınlık ve öfke duyuyoruz. İnsanları dizilere çeken o dizilerin fragmanlarıdır ve sizler de bunu çok iyi biliyorsunuz. Bunun altını özellikle çizmek istiyoruz.
MÜZİK SORUNU
Bunun dışında ise bilindiği üzere dizimizde 3 ayrı çiftimiz var ve onlarda aşkın farklı hallerini izliyoruz. Dizinin izleyicisi ise çoğunlukla genç bir kitleden oluşuyor. Fakat bu kadar bol malzemesi ve karakteri olan bir dizide tek çalan parça “Kal”. Babaanne Fikriye Hanım’ın dramında da, ebeveynlerin sorunlarında da, bizim 3 çiftin yaşadıkları ilişkilerin dramatik yapılarını müzikle desteklemek için de; devamlı olarak “Kal” şarkısı çalıyor ve açıkçası bize bu şarkı yüzünden “kal” geldi. Tamam, çok güzel bir şarkı ama 45 bölümdür her karede bunu dinlemek gerçekten de sıktı.
Ah pardon bir de: “Aşk Geri Gelir” şarkısı vardı değil mi devamlı olarak çalan? Evet, evet kesinlikle aşk geri gelir, arkadaşlar geri gelir, hayat geri gelir! Bir tek Şebnem ile Emre geri gelmez; ama bize bu şarkıdan da “gına gelir”! Ayrıca genellikle bütün yerli ve yabancı dizilerde; her çiftin kendine özel bir şarkısı ya da müziği vardır. Onların aşkını en doğru şekilde anlatan şarkılar, onları izlerken verilir. Herkes o şarkıyı başka bir yerde bile duyduğunda bilir ki: “Şu şarkı; şu çiftin şarkısı!” Bizim dizimizde AyÇet, AliArzu ve SuDemir olmak üzere 3 ayrı çift var ve bu 3’ünün aşkı ve aşkı yaşayış şekilleri birbirlerinden tamamen farklı. Onlara özel müzikler, onlara özel şarkılar olmalı artık bu dizide… Lütfen “Kal” şarkısı da; artık sizde “kal”sın.
Dizinin şarkı sorunu önemli değilmiş gibi görünse de; pek çok dizinin “şarkıları” ile de fenomen olduğu unutulmaması gereken bir detaydır. Bu nedenle işin ucuzuna kaçıp; her bölümde tek bir parça ile herkesin dramını aynı melodiye sıkıştırmaktan vazgeçin. Duygusal bir şarkı eşliğinde; AyÇet’in, AliArzu’nun ya da SuDem’in aşk acısı çektiği bir sahneyi izlerken, birdenbire Fikriye Hanım’ın evlat acısı ile Meriç’in annesinin ölüm acısını da hemen arkasına sıkıştırmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. İki durum için farklı atmosferler yaratacak şarkılar seçerseniz; hepimiz çok sevineceğiz.
YAZIN DA DEVAM ETSİN
Ayrıca Küçük Sırlar’ı yaz aylarında da yayınlayarak; kaybettiğiniz reytingi de geri kazanabilirsiniz. Yaz aylarında pek çok dizi tatile gireceği için; Küçük Sırlar’ın şansı da otomatik olarak artacaktır. Yeter ki sizler de bizim gibi gayret edin, fragmanlarınızı özenerek hazırlayın, pek çok insanın diziyi neden izlemekten vazgeçtiğini hatırlayıp, onları yeniden kendi çekim alanınıza sokmaya çalışın. Geçmişte hangi fragmanların seyircilerde bomba etkisine neden olduğunu ve hangi duygularla o diziyi izlemeye kurulduklarını sizler de çok iyi biliyorsunuz zaten!
AYÇET’İN ÇEKİM GÜCÜ
Bu mail eylemini gerçekleştirmekte olan bizler; sadece Küçük Sırlar’ın koyu bir izleyicisi değil, aynı zamanda da dizinin bize göre en etkileyici ve sıra dışı âşıkları olan Ayşegül & Çetin çiftinin fanlarıyız. Türk dizi tarihine adını “ezber bozan çift” olarak yazdıran nam-ı diğer AyÇet’in sevenleri olan bizlerin de amacı; bir bakıma ezber bozmak! Bu çiftin varlığı kendiliğinden oluştu aslında… Herkese ve her şeye inat.. Sadece aynı karede olmaları bile ekran başındakilere öyle bir enerjiyle geçti ki; onları medyaya bıkmadan “üvey kardeş” olarak servis edenlere inat; onların ekran önünde yakaladıkları enerjiyi, kimyayı, büyüyü ve tutkuyu yakalamak; başka dizilerdeki partnerlere çok az nasip olmuştur. Bunu görmemek için kör, hissetmemek için ruhsuz, anlamamak için ise aptal olmak gerekir. Dizi ekibi uzun süre kendi bindikleri dalı kestiler ve bu gerçekliği sıfır olan “üvey kardeş” yaftasını kendi üzerlerine kendileri yapıştırdılar.
En nihayetinde de bu çiftin öpüşmesi RTÜK tarafından yasaklandı ve herkesin 14. Bölümün fragmanında izleyip TV’nin karşısına kurulma sebebi olan iki aşığın birbirini öptüğü sahne; olduğu gibi makaslandı. Bu konuda da tepkimizi dile getirdik ve TIMS ısrarla bu sahneyi RTÜK’ün kesmediğini, kendilerinin o sahneyi ileriki bölümlerde “flashback” olarak kullanmak amacıyla kestiklerini ve mutlaka yayınlayacaklarını ifade etti. Sonra ne oldu? 42. Bölümde Çet; bu sahneyi gerçekten “flashback” olarak hatırladı ama yine bu sahne; makaslanmış haliyle yayınlandı. Oysaki bu çift “üvey kardeş” bile değildi. Hatta kendi ebeveynleri tanışıp evlenmeden önce; onlar birbirlerini tanıyıp âşık olmuşlardı. Kan bağı yok, akrabalık yok, 16 yaşından 18 yaşına kadar aynı evde yaşayan iki aşığa inatla “üvey kardeş” denmesi yüzünden; harika bir aşk hikâyesini keyifle izleyebilmek bizlere de zehir zıkkım oldu. Neyse ki senaristler de artık bu gerçeği kabul ettiler ve onların aşkını dantel gibi ince ince işlemeye başladılar. Haklarını vermeliyiz ki; senaristlerimiz şu anda bu aşkı çok harika ve en ince detayına kadar son derece derinlikli ve zekice işlemektedirler. Bunun için de onları yürekten kutluyoruz.
NEDEN AYÇET?
Çünkü aşkın en arızalı halleri bu çiftin üzerinden anlatıldığı kadar mükemmel bir şekilde anlatılmadı bugüne kadar. Dizideki iki anti – kahramanımız olan Ayşegül ve Çetin’in çocukluklarından beri birbirlerine duydukları büyük aşk ve bunu bir türlü birbirlerine itiraf edememeleri yüzünden birbirlerini hırpalamaları, ne seninle ne sensiz halleri, birbirlerine özgürce sevemedikleri için, birbirilerini hırpalayarak ve tartaklayarak o sevginin başka bir halini yaşamaya çalışmaları, birbirleri ile yarışmaları, karşılıklı zekâ ve güç gösterisi yaparak birbirlerine meydan okuyuşlarını izlerken; insanın gerçekten hem nefesi kesiliyor hem de ezberi bozuluyor. Aşkın sakin – selim bir şey olduğunu kimse iddia edemez. Son derece arızalı ve tutkulu bir şeydir aşk ve insanı da bu yüzden uçlarda yaşatır. İşte bu çift gerçekten de bunu sonuna kadar veriyor izleyiciye. Hani diğer dizi klişelerindeki aşk hikâyeleri vardır ya; kavuşana kadar acı çekilir, sonra kavuşulur, el ele tutuşulup biraz gezilir, sonra sıkıcılık başlayacak diye derhal çiftlerin aralarına kara kediler sokulur. Sonra aynı sıralama yeniden başlar. Kısaca o kısırdöngü ile izleyici oyalanır.
İşte bütün bu ezberlerin dışında bir çift AyÇet. Çünkü onların bir araya geldikleri her anda bir sıra dışılık söz konusu. Kavga etmeleri için ayrılmaları, ayrılmaları için de kavga etmeleri gerekmiyor. Çünkü zaten sürekli olarak deli gibi kavga ediyorlar, iki dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi birbirlerinin arkasını kolluyorlar, birbirlerini tongaya düşürüp bundan zevk alıyorlar.
Ama işin en güzel ve de önemli kısmı; onlar birbirleriyle kavga etmeyi bile seviyorlar. Aslında birbirleri olmadan nasıl yaşamaları gerektiğini bile bilmiyorlar. Bu nedenle onların kavgaları; bizleri de korkutmuyor. Çünkü en öfkeli hallerinde bile aşk, tutku ve romantizm var. Çok iyi biliyoruz ki; bu çift kavuşsa bile onların ilişkisi asla sıradan ve sıkıcı olamaz. Öğrenilmiş kadın ve erkek rollerini oynamıyorlar çünkü. Bu iki karakterin sadece kendilerine özgü özellikleri var ve bu nedenle de onlar; bugüne kadar izlediğimiz tüm dizi çiftlerinden farklı ve özeller. Onları başka bir çifte benzetmemiz gerekirse; ünlü Jeux d'enfants (bizde ki adıyla Cesaretin Var Mı Aşka?) Fransız filmindeki Julien ve Sophie’ye fazlası ile benzemektedirler. Çocuklarından beri birbirlerine âşık, birbirleri olmadan yaşamayı beceremeyen, ama birbirlerine duydukları yoğun tutkuyu ve aşkı itiraf etmekten korktukları için sürekli olarak kavga edip iddiaya girmeleri, birbirlerine meydan okumaları ve ne kadar büyüyüp birer yetişkin olsalar da sürekli oyun kurmaya ve bu oyunu birlikte oynamaya bayılmaları; bize fazlası ile AyÇet çiftini hatırlatmaktadır.
AyÇet çifti için aynı zamanda da pek çok kişinin bildiği Gossip Girl dizisindeki Blair & Chuck çiftinin de tam karşılıkları diyebiliriz. Bu çiftler neden seviliyorsa; AyÇet de aynı sebeplerden bu kadar sevilmektedir. Bunun canlı kanlı ispatı da var üstelik. Yukarıda linkini paylaştığımız TIMS Küçük Sırlar’ın Facebook resmi sitesindeki “Kimi Daha Çok Yakıştırıyorsunuz?” Anketinde; Ayşegül - Çet çiftinin 9,026 oy almış olması (http://www.facebook.com/home.php?sk=question&id=215249261837515&qa_ref=qd), bu oylamanın aynı bilgisayardan sadece 1 kez yapılabilmesi ve AyÇet Çiftinin bu oylamada en yakın rakibine bile ciddi anlamda fark atmış olması; kesinlikle tesadüf değildir.

O nedenle bu çiftin; yanlış tanıtımlar yüzünden önlerinde engel teşkil edebilecek hiçbir şey olmamalıdır. Bizler; onların aşkını doyasıya yaşadıklarını görebileceğimiz, heyecan verici ve asla unutulmayacak güzellikte sahnelerle dolu sayısız bölümler izlemek istiyoruz ve açıkçası bunu da dibine kadar hak ediyoruz. Lütfen, sakın bize final sürprizi yapmayın ve sakın bu iki deli aşığı sadece finalde kavuşturup bize de: “Hoşça kalın!” demeyin. Biz çok daha iyisini hak ettik emin olabilirsiniz.
Dizideki diğer çiftlerin de ciddi oranda izleyicisi var ve Ali-Arzu ve SuDemir çiftilerini de seven çok sayıda kişi var. AliArzu sevenler; onların aşkı ve ilişkisinin senaryoda ziyan edilmesinden şikâyetçi. Daha romantik ve daha dengeli bir ilişki beklentileri var Ali ve Arzu ilişkisinden. Arzu’nun ruh sağlığı bozuk, nevrotik bir kızdan; giderek psikopat bir kıza dönüşmesi; Ali’nin daha Arzu’dan ayrılalı 1 saat bile olmadan Ceyla ile öpüşmesi ve kendi fanları arasında A2 olarak tanımlanan bu çiftin neden kıtır kıtır doğrandığını anlamak da pek mümkün değil. Su – Demir çiftine gelince; her bölümde ayrılıp, diğer bölümde barışmaları dışında da farklı olaylar yaşayabilirler diye düşünüyoruz. Ceyla, Heves, Meriç ve birkaç bölüm görünmesine rağmen Saygın karakterlerinin de diziye çok güzel ve farklı renkler kattığı konusunda da hemfikiriz.      
Bu mail eylemine karar vereli ve bu amaçla toplanalı henüz iki hafta bile olmadığı halde 400’den fazla kişi hiç düşünmeden bu eylemin bir parçası olmak istedi. Biraz daha bekleseydik ya da bu mail eylemini çok daha geniş bir çerçeveye yaymak isteseydik; karşınızda çok daha fazla sayıda bir kitle görecektiniz. Belki bizler de AyÇet’e baka baka tutkulu olmayı, sevdiğine sahip çıkmak adına inatçı, kararlı ve hırslı olmayı öğrenmişizdir kim bilir! Böylesine fenomen olmuş, kendi tarzlarını, kendi esprilerini, kendi hal ve tavırlarını yaratmış karakterlerden oluşan bir dizinin; gözümüzün önünde yok edilmesine izin veremezdik, tepkisiz kalamazdık. Kalmayacağız da zaten… Çünkü Küçük Sırlar gerçekten izleniyor… Bunu anlamanız lazım…

Sizden en kısa sürede Küçük Sırlar’ın geleceği ile ilgili kesin ve net bir açıklama bekliyoruz. Lütfen bizleri bu konuda daha fazla mağdur etmeyin.
Saygılarımızla

Facebook Küçük Sırlar (Ayşegül&Çetin) Fanları

http://www.facebook.com/home.php?#!/timskucuksirlar Üyeleri

http://www.facebook.com/pages/Anti-Su%C3%A7et-Team-Ay%C3%A7et/191003204262863?sk=wall Üyeleri

Eyleme Katılanların Listesi: http://www.facebook.com/event.php?eid=177000485690237
       

3 yorum:

  1. Çok doğru.Bende katıldım bu eyleme bu diziyide Herşeye Rağmen dizisi gibi yapmasınlar.Tamam oyuncuların ücretlerinin set ekibinin ücretlerinin karşılanması için reytinglerin iyi gelmesi lazım ki dizi para kazansın.Zaten oyuncuların aldıkları ücret çokta aham şaham birşey değil.Yani bu reytinglerle bile paralar karşılanır.Kısacası herşey reyting değil bence..:)

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle çok doğru bir yazı olmuş geç de olsa göndereceğim ben de :)

    YanıtlaSil